12 Mayıs 2013 Pazar

Bu Su (Yaşama Uğraşına Dair Bir Yol Haritası) - David Foster Wallace





Merhaba..
Merhaba..
Merhaba..
Merak etmeyin, yazımın giriş kısmına bu defa havaları suları katmayacağım rahat olun :)
Ama benim havamı sorarsanız (ki arada sorun, yazıktır) benim havam gayet yerinde. (Öneri: Nostalji yapalım gelin Sinan Erkoç'tan Havam Yerinde şarkısını dinleyelim bir yandan da)
Kısacık bir sohbet edelim; var mısınız?
Eee, hadi o zaman sorun "Havan yerinde değil miydi Temur Efendi?" diye..
Efendiiiim, bazı zamanlar derin sorgulamaların orta yerinde buluyorum kendimi. Havalardan mıdır, yoksa yediğim bi şeyler mi dokunuyor bilemiyorum bunun nedenini..
Kimileri gibi bende de umutla ilgili bir takım teknik sorunlar oluyor. Bununla birlikte gelen monotonluk da beni oldukça çaptan düşürüyor.
"Eee, nasıl topladın kendini bu defa?" diye sorun lütfen..
Sorduğunuzu farzediyorum. (En azından bir ya da iki kişi soracaktır sağolsunlar)
Çizdiğim hedeflere ulaştıktan belli bir süre sonra monotonluğa giren hayatımdan kaynaklı sorunlarım olduğunu farkettim. İsterseniz buna rahat batması, ister tatminsizlik deyin (Ben ikisini de diyorum); bir şekilde beni derin sorgulamalara itiyor, hayatımdaki başka eksiklerin ne olduğuna, yaptıklarıma, yapamadıklarıma takılıyor da takılıyorum.
Nihayet kendime yeni hedefler çizmem gerektiğini anladım. Bir takım yeni hedefler aldım.
Ayrıca farkettim ki, şu sıralarda insanlarla fazla ilgilenmeyip es geçiyormuşum. Biraz aralarına karışınca insan ne kadar eksik kaldığının ayırdına varıyor. Ya da ben öyleyim; bilemiyorum.
Size küçük bir sır vereyim mi?
Kendimi iyi hissetmek için insanlara bir şekilde yardım ediyor, onların sevinmeleri için bir takım çabalar sarfediyorum. Bunu onlar için mi yapıyorum? Ah! Sanırım hayır. Onlara iyilik yapıyorum; çünkü kendimi iyi hissetmek için buna ihtiyacım olduğunu keşfettim. Ne kadar da bencilim değil mi?
Herneyse, gene çok konuştum.
Konumuza dönelim iyisi mi..
Efendiiiiim, bu gece David Foster Wallace adlı yazarımızın "Bu Su" adlı kitabını inceleyelim.
Öncelikle kimmiş bu David Foster Wallace ona bakalım.
Wallace 1962'de A.B.D'de doğmuş bir yazarımız. İngilizce ve Felsefe eğitimi almış. Değişik, farklı bir kişi olmasının temelinde belki aldığı bu felsefe eğitimi vardır bilemiyorum. Kaldı ki babası da felsefe bölümü öğretim üyesiymiş. Kitabına göz attığımda farklı bir bakış açısı geliştirdiği ortada. Bunu, demin dediğim gibi aldığı felsefe eğitimine bağlıyorum; belki de değildir kişisel kanaatim bu yönde. Yazarımızın "Sonsuz Jest" adlı kitabını Times Dergisi 1923'ten beri yayımlanmış en iyi 100 ingilizce romanı arasına almış. Kitabı okumadım; ama onu da mutlaka okuyacağım. Ayrıca "İğrenç Adamlarla Kısa Görüşmeler" adlı kitabı da bir hayli dikkatimi çekti. Henüz okumadım; ama sanırım önceliğimi o kitaba vereceğim.
Üzücü olan şu ki, Wallace 12 Eylül 2008 yılında kendini asarak hayatına son vermiş. Böylesine bir insanın hayatına son vermesi gerçekten hem üzücü hem de büyük, çok çok büyük bir kayıp bu dünya için.

Herneyse efendim artık kitabımıza geçebiliriz.
Kitabımız "Bu Su" Siren Yayınları'ndan çıkmış. Küçük, gayet şirin bir kitap. Şayet siz de benim gibi elektronik ortamda kitap okumayı sevmiyorsanız, toplu taşıma araçlarında ya da dış mekanlarda rahatlıkla okuyabileceğiniz türden bir kitap. 141 sayfadan oluşan "Bu Su" nun her sayfası dolu dolu değil. Yanlış anlaşılmasın. Her paragraf bir sayfaya aktarılmış. Bu da okuyucuya derin esler vererek rahat bir okuma olanağı sağlıyor. Ama böyle diyerek de içeriği basite aldığımı zannetmeyin. Bir paragraftan rahatlıkla bir kitap çıkarabilirsiniz. (Olmadı iki paragraf diyelim, sizi mi kıracağım.)
Bu Su, Wallace'nin, mezuniyet töreninde öğrencilerine yapmış olduğu konuşmadan oluşan bir kitap. İnsanın  hayata bakışını, yaşayışını örnekler eşliğinde açıklayan yazarımızın tespitlerini açık söylemek gerekirse çok başarılı buldum. Tabi ben başarılı buldum diye sizin de başarılı bulmanızı bekleyemem. Ama Wallace'den mutlaka öğreneceğiniz bir şey olacağı inancındayım.
"Eee, nelermiş bu tespitler Temur?" diye sormayacaksınız bu defa biliyorum. Artık kitap hakkında genellikle ipucu vermediğimi beni takip edenler bilmekte. Ama bu defa küçük bir jest yapabilirim size :) Hadi bakalım neymiş bu tespitler beraber okuyalım:

"Ateşli silahlarla intihara teşebbüs eden yetişkinlerin hemen hepsinin kendilerini aynı yerden vurması bir tesadüf değildir. Kafalarından.
Bu insanların çoğu aslında tetiği çekmeden uzun zaman önce ölmüştür."

"Bıkkınlık ve gündelik hayata dair ufak tefek düş kırıklıkları hayatın asla bahis konusu edilmeyen önemli kısımlarındandır."

Sanırım bu kadarı yeter.
Anlattığım ve anladığınız gibi kitabı ve Wallace'nin kullandığı dili gerçekten çok beğendim. Alıp okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızdan eminim.

Eee, artık gidilsin di mi?
Zaten hayli konuştum; ama sizinle konuşmak iyi geliyor bana..
Umarım bana iyi gelen size de iyi gelmiştir :)

Hadi bakalım, kaçalım..
Temur gider
Ve perde iner!..




Gitmeden evvel yazarımızı sizinle tanıştırayım da tam olsun :)