30 Nisan 2013 Salı

Grimm Masalları

Selam, selam, selam sevgili halkım..
Görüşmeyeli umarım afiyettesinizdir. Nisan ayının yerini Mayıs ayına devriyle beraber keyifli bir yorgunluk çöktüğünden midir yoksa her zamanki tembel yapımdan mıdır bilemeyeceğim (1. seçenek beni daha az mahçup ediyor) kitap yorumlarını uzun aralara yaydım. Ama aslına bakarsak 1 ayda 4 adet kitap yorumu aslında hiç de fena değil. Ben "Gerek iş - güç, gerekse arta kalan zamanda yapmam gereken işler nedeniyle ara ara yazdığım için affedin beni" dediğim zaman, siz de "1 aylık süreç için bu sayı gayet uygun" diyerek teselli edin beni, anlaştık mı :)
Herneyse efendim, lafı çok fazla da uzatmanın âlemi yok. İsterseniz artık kitabımıza geçelim.
Evet, bu akşam Pinhan Yayıncılık'tan çıkan Grimm Masalları kitabını inceleyeceğiz. Kitabımız 2 cilt ve toplamda 1068 sayfa.
İlgimi çeken tarafı, masalların orijinal hâli olmasa bile orijinale yakın kaynağından derlenmiş olması. Yayınevi, 1857 yılındaki 7. baskıda yer alan 211 masalı bize ulaştırmayı başarmış. "Aradaki fark nedir?" diye sormayacak kadar zeki olduğunuzu biliyorum ve lâkin şans eseri sayfamızla karşılaşan küçük kardeşlerimizin de olduğunu düşünerek (çok iyimserim sanırım) açıklamakta fayda görüyorum. Kitabın orijinal hâli ile şimdiki hâli arasında oldukça büyük farklar var. Pinhan Yayıncılık da özellikle bunu önplanda tutarak böyle bir baskı çıkarma gereği duymuş kanaatimce. Çok da iyi olmuş aslında. Burdan kendilerine ve kitabı çeviren Saffet GÜNERSEL'e sonsuz teşekkürlerimi gönderiyorum.
Gelelim, kitabımızın içeriği olan masallara. Efendiiiiim, dediğimiz gibi masallar şimdiki düzenlemelerden geçmediği için garip, korkunç, hatta "Bu nasıl olur!" diyebileceğimiz türden. Mesela 1. ciltin ilk hikayesi olan "Binderili" isimli masal, tüylerimi diken diken etti desek yeridir. Masal, bir kralın eşinin ölümünün ardından eşine çok benzeyen kızına aşık olmasını ve onu elde etmek için giriştiği maceraları anlatır. Evet, ne ben yanlış yazdım ne de sizin gözleriniz bozuk. Resmen kral, kendi kızına aşık olmuş. Nasıl da sapıkça değil mi? Masalın  tamamını ve vermek istediği ana temayı size her zaman olduğu gibi şimdi de anlatmayacağım. Alın, okuyun; ister "vay anasını!" deyin "ister "dağlara, taşlara!"
Kitapta bulunan her masal elbette böyle değil. Gerçi Külkedisi'nin kardeşlerinin, ayaklarını ayakkabıya sığdırabilmek için neleri feda ettiğini okuyunca derin bir şok yaşayabilirsiniz (Ben küçükken aynısını okuduğum için pek bir şok yaşamadım). Okurken, oldukça keyif aldığım ve "Vay be, bu harika" dediğim masallar oldu. Özellikle "Demir Hans" masalını çok ama çok beğendim.
Günümüzün birbirine benzeyen, masum ama sıkıcı masallarının yanında bu kitap gerçekten bir harika! Çocukluğumda TRT1 ekranlarında haftasonu sabahlarında izlediğim "Masal Tiyatrosu" programının tadını duyumsadım. Siz ne duyumsayacaksınız çok merak ediyorum doğrusu..
Bunun yanında masallarda kullanılan şimdiki diliyle illüstrasyon denilen resimler öylesine güzel ki ne desem eksik kalacak. Keşke, bu resimleri küçük kullanmayıp da bir tam sayfaya koysalarmış; ama elbette gerek sayfa sayısının artması, gerekse bundan kaynaklanan maddi artış nedeniyle bu şekilde yapmayı uygun görmüşlerdir diye düşünüyorum. Saygı duyarım.
Gelelim kapağa.. Kitabın kapağı da içeriği kadar etkileyici. Ayrıca özenle ciltlenmiş olmasından dolayı  kütüphanenize de gerçekten çok güzel bir görünüm kazandırıyor.
Bu kitap alınır ve kütüphaneye gururla konulabilir. İçinde bulunduğunuz dünyadan sıkılıp anlık da olsa başka dünyalara kaçmak için bu kitap birebir.
Eveeet, her zaman ki gibi bu akşam da gerçekten çok konuştum. Ama takdir edersiniz ki zaten az görüşüyoruz. O kadar da olsun değil mi :)
Artık gitme zamanı, hadi bakalım kalın sağlıcakla :)
Temur gider,
Perde iner...........





1 yorum:

  1. Binderili masalını şu an okudum ve şok oldum. Kitaba bu masal alınmasa da olurdu.

    YanıtlaSil