19 Nisan 2013 Cuma

Laf Evi - Serdar Aysev






Bir kez daha selam efendim :)
Güzel bir günün bir kısmını yine kitaplara ayırmanın zamanı geldi. Yorum yapmakta geciktiğim bir kitap var elimde. Başlıktan da görmüş olduğunuz gibi bu günkü konuğumuz "Laf Evi" isimli kitabıyla Serdar Aysev. 

Kitaba geçmeden evvel Serdar Aysev hakkında biraz konuşmak istiyorum. Çünkü hakkında konuşulması gereken ender kişilerden bir tanesi Serdar Aysev. Onu yakından tanıma imkânını bulmuş şanslı insanlardan bir tanesiyim. Serdar Aysev'le ilk karşılaştığınızda onda yazarlıktan çok bir dost sıcaklığını göreceksiniz. Karşısındaki kişi kim olursa olsun onun için önemlidir ve yaşı kaç olursa olsun bir insana gösterilmesi gereken saygıyı gösteren ender insanlardan bir tanesidir. "Ender insanlardan" tabirinin altını çizmekte fayda var. Günümüzde insanlar öylesine kendi derdine düşmüş ki artık duymak istese de kendinden başkasının sesini duyamıyor, görmek istese de göremiyor. Buna ben de dahilim açık konuşmak gerekirse. Serdar Aysev, her şeyden önce "farkındalığın" farkına varmış bir isim. Bu da onu "an"ın kıymetini bilen, ayrıntıları keşfetme heyecanı taşıyan birisi yapıyor. Üstelik bunu sadece kendi içinde yaşamıyor. Öğretmen kimliği öylesine hamuruna işlemiş ki keşfettiği şaşılacak ayrıntıları ve farklı bakış açılarını sizlerle paylaşmak da ona büyük bir mutluluk veriyor. Bunu konuşmasından ve gözlerindeki pırıltıdan rahatlıkla anlayabilirsiniz. Onunla beraberken  iki dost, hayatı keşfe çıkan iki kâşifsinizdir. Başta da dediğim gibi, onu yakından tanıma şansını yakalamış birisiyim. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Serdar Aysev mutlaka ama mutlaka tanımanız gereken birisi. Tanıştığınız zaman ne demek istediğimi ve hakkında ne kadar az şey yazdığımı göreceksiniz. 

Eveeeet, gelelim kitabımıza. Serdar Aysev'in çok sevdiğim bir insan olması kitabına taraflı gözle bakacağım anlamına gelmez. Bir kitap neyse, onu anlatır; size bir fikir veririm. 
Öncelikle kitabı alacaksanız bilmeniz gereken önemli bir husus var. Öylesine okunacak bir kitap değil Laf Evi.  Onu alırken bilinçli davranmanız, çok ciddi bir kitapla karşı karşıya kalacağınızı bilmeniz gerekir. Toplu taşıma araçlarında ya da bir yandan müzik dinleyerek okunacak bir kitap değil. Neden mi? Öncelikle kitaptaki dilden bahsedeyim. Serdar Aysev'in cümleleri gerçekten çok uzun. Bu bana göre muhteşem bir başarı. Hangimiz uzun cümleler kuruyor ki artık içinde bulunduğumuz devirde. Kitabı değerli kılan unsurlardan bir tanesi bu. İşin tuhafı sevgili dostlarım, ismini vermeyeceğim dünyaca ünlü, ödüllü yazarlarımız bile uzun cümleler kurarken anlatım bozukluğu yaparken bu kitapta anlatım bozukluğuna hiç rast gelmedim. Bu kusursuzluk beni büyüledi. Açık söylemek gerekirse çok ama çok kıskandım yazarımızı. Keşke ben de böyle cümlelere sahip olabilseydim. 
İkincisi kitabın tekniği.. Yazarımız kitapta, bilinç akışı tekniğini öylesine ustalıkla kullanmış ki, romanın kahramanıyla bir anda özdeşiveriyorsunuz. Bilinç akışını yaşaması kolay ama yazması bu kadar zorken Serdar Aysev'in kusursuz derecede bu tekniği kullanması beni büyüledi. 
Günümüz yazarları ve yazar adayı arkadaşlarımızın bu nedenle Laf Evi'ni mutlaka okumasını öneririm. Bu kitap, size çok şeyler öğreteceği gibi benimsediğiniz üslûpta derin bir ıslahat yaratacak. 


Tavsiyemin ardından kitabımızın formatına bir göz atalım. Laf Evi'nin formatı oldukça zengin.  Kimi bölümleri bir senaryo havasında okurken kimi bölümlerde bir tiyatro izleyicisi oluverirsiniz. Bununla da kalmıyor. Beklemediğiniz bir zamanda bir masalla karşılaşıyorsunuz. Masal öylesine güzel, öylesine sürükleyiciydi ki hakkında ne yazsam eksik kalır. Çevirip çevirip okuduğum bir bölüm açık söylemek gerekirse. Bunun nedeni belki de benim masallara olan ilgimdendir bilemiyorum; ama okuduğunuz zaman sanırım siz de sürüklenip gideceksiniz. Kısacası yaptığı çeşitlilikle okuyucuyu şımartıyor Serdar Aysev. Evet, şımartıyor. Yeni kitabında ondan beklentilerim bir hayli yüksek. Beklentilerinizi yüksek tutma şımarıklığına nail oluyorsunuz bu sayede.. 

Gelelim kitabımızın konusuna. Kitabımızın konusunu fazla açmayacağım. Kahramanımız Harun, 12 Eylül mağdurlarından. Onu ve çevresindeki insanları çok yakından tanıyacak, psikolojik durumlarını ayrıntılarıyla inceleyeceğiz kitabı okurken. 

Kimi yerler öylesine yürek burkuyor ki bazı zamanlarda okumakta zorluk çektim. Derin nefesler alarak okunabilecek sayfalar vardı. Kimi yerlerde kitaba müdahale etmek geçiyor içinizden. "Böyle olmamalı" ya da "lütfen ilerleyen sayfalar böyle olmasın" diyeceğiniz yerler olacak. 

Heyecanlı, macera dolu bir kitap değil Laf Evi. Kitabın ağırlığı ve ciddiyeti de bundan kaynaklanıyor. Derin kişisel analizler ve duygu yoğunlukları arasında gidip gelmeyi seven okurlara daha çok hitap ediyor kanımca..

Bugün gerçekten çok fazla konuştum. 

Son olarak tekrar belirtmekte fayda var. Eğer ki yazma sanatıyla ilgileniyorsanız, Laf Evi mutlaka okumanız gereken bir kitap. 


Kitapta bir söz öylesine hoşuma gitti ki sizinle paylaşmadan gitmek istemiyorum:





Temur, gider
Perde iner.. 

Selamlar dostlarım :)
(Giderken Serdar Aysev'i sizinle tanıştırmakta fayda var.)




















2 yorum:

  1. "rastgelmedim" kelimesi koca yazıda çivi gibi gözüme battı. hocam görmesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyarınız için çok teşekkür ederim. Aslında hocama da okutmuştum; ama ikimizin de dikkatinden kaçmış olmalı.
      Selamlar..

      Sil